/* BURADAN */ /* BURAYA */

Sayfalar

25 Aralık 2012



Şu dağlarda kar olsaydım
Bir asi rüzgâr olsaydım
Arar bulurmuydun beni
Sahipsiz mezar olsaydım

Şu yangında har olsaydım
Ağlayıp bizar olsaydım
Belki yaslanırdın bana
Mahpusta duvar olsaydım

Şu bozkırda han olsaydım
Yıkık perişan olsaydım
Yine severmiydin beni
Simsiyah duman olsaydım

Şu yarada kan olsaydım
Dökülüp ziyan olsaydım
Bu dünyada yerim yokmuş
Keşke bir yalan olsaydım.





24 Aralık 2012

VB.NET.Kod Örnekleri



Program sadece RichTextBox ile Font Fore Color,BackColor, Selectolor örnekleri ve iptal etme,Formu başlıksız yapabilme, Formu Taşıma, sürükleme,Köşeden büyütme ile ilgili  birçok örnek kod bir arada Program geliştirmede işine yarayacağını umarak yayınlıyorum






ANİMASYON GÖSTERME KODU - VB.NET 2010
Bir gif dosyasını sürükleyip üstüne bırakarak, internetten kopyaladığınız bir linki yapıştırarak veya Sol ok tuşuna,Resme Çift tıklayarak açılacak listeden seçerek ve yukarı,aşağı tuşlarını kullanarak tüm listedeki Gif uzantılı dosyaları izleyebilirsiniz

NOT:
Sadece Program olarak indirmek isteyenlere (100'ü aşkın *.Gif )  Animasyon_Setup   İNDİR




NOTPALET  VB.NET 2010 KOD ÖRNEĞİ                     
 VB.NET 2010 ile Yapılmış Bir Not defteri örneği. içinde, Başlıksız form, Formu sürükleme, Formu En ve boyunu sürükleyerek büyütüp küçültme, Fontların ön ve arka fonlarını seçme ve iptal etme vb..kod örnekleri içeriyor. Aynı zamanda küçük ve Yapışkan not şeklinde de kullanılabilecek bir araç. Kodlamayı geliştirmeye  çalışanlar için yararlanabilecekleri bir çok kodu barındırıyor..




                 


DOSYA İNDİRME (DOWNLOAD) KODLARI             İNDİR  (KOD)




NOT:
 VB.Net ile Uğraşmayıp Program olarak indirmek isteyenlere   Download.EXE    İNDİR


SİSTEM BİLGİLERİNİ GÖSTEREN PROGRAM KODLARI                        İNDİR -KOD

NOT:  
 VB.Net ile Uğraşmayıp sadece Program olarak indirmek isteyenler için                   İNDİR



Dosya Sıkştırma Programı  ErZipPro-v2.0.4.8  proje Kodları                            İNDİR
19. Şubat.2013 

NOT:  
 VB.Net ile Uğraşmayıp Program olarak indirmek isteyenlere  Er_Zip_Setup.exe    İNDİR
                                                                                                 


10 Aralık 2012

Turgut'un Sürprizi


Bu gün Kahve çıkışında sitem ettim kendisine,
Herkese şiir yazarsın, neden yazmazsın bendenize?
Ayrıldık gittik evlerimize .
Oturup Şiirin Kellisini fellisini döktürmüş bize
ister beğenin, ister beğenmeyin
işte sunuyorum size.

ERDOĞAN'A

Bugün bana sitem etti birisi,
Erdoğan'ım, Aslan'ım, Cemil'im.
"Dağda, kırda özgürcene gezersin,
Dedi bana, niye şiir yazmazsın?"

Bir zamanlar saçlı bir gençken,
Şimdi ise keltoşlara dönmüşsün.
Çok eskiden saçlarını tararken,
Niye böyle tepeleri yolmuşsun?

Zaman bizi törpüledi eğitti,
Bu yolda nice,canlar da gitti.
Zaman bizden hızlı akıp giderken,
En sonunda bize dama dedirtti.

İşte böyle arkadaşım, can dostum,
Bu hayat bizlerden alıp gidiyor.
Dünya işlerinde biz çabalarken
Yolun sonu geldi, git yürü diyor.

                              Turgut İbiş



19 Kasım 2012

UNUTMA


  Ne ararsın Tanrı ile aramda
 Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
 Hakikaten gözün yoksa haramda,
 Başı açığa neden türban sorarsın?
 Rakı, şarap içiyorsam sana ne,
 Yoksa sana bir zararı ,içerim
 İkimiz de gelsek kıldan köprüye
 Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
 Esir iken mümkün müdür ibadet
 Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et...
 Senin gibi dürzülerin yüzünden
 Dininden de soğuyacak bu millet.
 İşgaldeki hali sakın unutma
 Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
 Sen anandan yine çıkardın amma
 Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!

               Mutlu Çelik

26 Ekim 2012


Zat-ı Şahane’ye

Duydum hastalanmışsın, çok büyük geçmiş olsun
Hırsınla hırpalanan bedenin şifa bulsun
Temenni ederim ki ameliyatta doktor
Kalan vicdanını da kesip atmamış olsun
* * * * *
Millet seni bekledi Sultan Fatih’ten beri
Padişahım, sayende tarihe döndük geri
Suriye’yi fethettin, titrettin İsrail’i
Umarım Amerika bundan ders almış olsun
* * * * *
Devrinde ne konuşan, ne kitap yazan kaldı
Hırsızın uğursuzun dosyaları aklandı
Hainler Silivri’ye, Hasdal’a postalandı
Korkarım zulmedecek kimse kalmamış olsun
* * * * *
Bin değil yüzbin Mele az gelir memlekete
Kurulmalı tez elden her köye bir medrese
Örtülü ödenekten yesinler kese kese
Her cemaat payını hakça bölüşmüş olsun
* * * * *
Sayende sindi terör, sıfır sorun netleşti
Hem Sarkozy hem Merkel karşında cüceleşti
İran demokrat oldu, Mısır tam laikleşti
Dilerim ki ümmetin dehanı sezmiş olsun
* * * * *
Özel Mahkemelerin el atıyor her işe
Okunuyor karşıtın beynindeki her düşünce
Muhalefet yönünden ters bir rüzgar esince
Sabaha karşı evleri polis basmamış olsun
* * * * *
Beşikteki bebeler Arapça “Hu” çekecek
Öğrenciler Umre’de ahlakı öğrenecek
Hırsızlık yolsuzluk arşa yükselirken
Yeter ki cemaat karşı çıkmamış olsun
* * * * *
Dokunan yanıyormuş, bırak ben de yanayım
Saflar ayrışıyorsa ben Atatürk’ten yanayım
Takiyye yapmadım ki kimseden utanayım
Benim yerime seninkiler utanacak olsun
* * * * *
Ulusal benliğimi silsen de perde perde
Coşku duymasan da kutlu Milli günlerde
Şanla şerefle dolu yaşayan devrimlerde
Yeter ki yüreğimde tutuşan ateş sönmemiş olsun
 Aşık Kul Hakkı 
Söcü Gazetesinden Alıntı


27 Temmuz 2012

ÖNEMLİ BULDUM DOĞRUSU



Sevgili arkadaşlarım,
İhtiyacınız var ya da yok, Lütfen okumaya 3 dakikanızı ayırır mısınız?  Eminim Pişman olmayacaksınız..
Sevgi ve saygılarımla..
Dr. Kudret Yazan

Nihayet itiraf etmişler, kemoterapi,radyoterapi ve cerrahi müdahale kanseri yenemiyor



                    JOHN HOPKINS HASTANESİ'NDEN

1) Herkesin vücudunda kanser hücreleri vardır. Bu kanser hücreleri birkaç milyara kadar çoğalmadıkça standart testlerde görülmezler. Doktorlar kanser hastalarına tedaviden sonra vücutlarında artık kanser hücresi kalmadığını söyledikleri zaman, bu yalnızca kanser hücrelerinin testlerle saptanamayacak düzeyde olduğu anlamına gelir.

2) Bir kişinin hayatı boyunca 6 ile 10 kez kanser hücreleri oluşabilir.

3) Kişinin bağışıklık sistemi güçlü olduğu zaman kanser hücreleri yok edilir ve çoğalarak tümör oluşturmalarına engel olunur.

4) Bir kişide kanser olması, o kişide çoklu beslenme eksikliği olduğuna işaret eder. Bunlar genetik, çevresel, beslenme ve yaşam tarzı faktörlerine bağlı olabilir.

5) Çoklu beslenme eksiklini yenebilmek için diyeti değiştirmek ve ek takviye almak bağışıklık sistemini güçlendirir.

6) Kemoterapi hem hızlı çoğalan kanser hücrelerini, hem de kemik iliğinde, sindirim sisteminde v.s.'deki hızlı büyüyen sağlıklı hücreleri yok eder ve karaciğer, böbrekler, kalp, akciğerler v.s.'de organ tahribatına yol açar.

7) Radyasyon kanser hücrelerini yok ederken; sağlıklı hücre, doku ve organları da yakar, yaralar ve zarar verir.

8) Kemoterapi ve radyasyon başlangıçta tümörün küçülmesine yol açar. Kemoterapi ve radyasyon tedavisinin uzaması tümörün daha fazla yok olmasına yol açmaz.

9) Kemoterapi ve radyasyondan dolayı vücut çok fazla toksin yüklenmesine maruz kalınca, bağışıklık sistemi ya tehlikeye düşer, ya da yıkılır; dolayısıyla kişi çeşitli enfeksiyonlara ve komplikasyonlara yenik düşer.

10) Kemoterapi ve radyasyon kanser hücrelerinde mutasyona neden olabilir ve dirençlerinin artarak yok edilmelerini zorlaştırabilir. Cerrahi işlem de kanser hücrelerinin başka taraflara atlamasına neden olabilir.

11) Kanser hücreleri ile savaşmakta etkili bir yöntem ise onları çoğalmak için ihtiyaçları olan gıdalardan yoksun ve aç bırakmaktır.

KANSER HÜCRELERİ AŞAĞIDAKİLERLE BESLENİRLER:

a- Şeker kanser besleyicidir. Şekeri kesilerek kanser hücrelerinin önemli bir gıdası kesilmiş olur. NutraSweet, Equal, Spoonful v.s. gibi tatlandırıcılar zararlı olan Aspartam ile yapılırlar. Daha iyi bir tatlandırıcı Manuka balı veya molastır, ama az miktarda alınmalıdırlar. Sofra tuzunda beyazlatıcı olarak kimyasallar bulunmaktadır. Daha iyi bir seçenek Bragg'in aminosu veya deniz tuzudur.

b- Süt vücudun, özellikle sindirim sisteminde, mukus üretmesine neden olur. Kanser mukusla beslenir. Süt yerine tatlandırılmamış soya sütü tüketilerek kanser hücreleri aç bırakılabilir.

c- Kanser hücreleri asit ortamda gelişirler. Et temelli diyet asittir ve sığır eti veya domuz eti yerine bol balık ve az tavuk eti yemek en iyisidir. Ette, özellikle kanserli kişilere zararı olan, canlı hayvan antibiyotikleri, büyüme hormonları ve parazitleri bulunur.

d- %80 taze sebze ve meyve suyu, kepekli tahıllar, tohumlar, nohutgiller ve biraz meyveden oluşan bir diyet vücudu bazik (alkali) ortamda tutar. %20 de fasulye içeren pişmiş gıdalardan oluşabilir. Taze sebze suları kolayca emilip 15 dakika içinde hücre düzeyine ulaşabilen ve sağlıklı hücreleri besleyen ve çoğalmalarını hızlandıran canlı enzimler içerirler. Sağlıklı hücre üretimi için gerekli olan canlı enzimlerin sağlanması amacıyla, taze sebze (sebzelerin çoğunluğu ve fasulye filizi) yiyin veya suyunu için ve günde 2-3 kez çiğ sebze yiyin. Enzimler 40o C'de yok olurlar.

e- Yüksek kafein içerikli kahve, çay ve çikolatadan uzak durun. Yeşil çay daha iyi bir seçenektir ve kanserle savaşan özellikleri vardır. Bilinen toksinler ve ağır metaller içeren musluk suyu yerine arıtılmış veya filtrelenmiş su içiniz. Damıtılmış su asittir, kaçınılmalıdır.

12) Et proteininin sindirimi zordur ve çok sindirim enzimi ister. Bağırsaklarda duran sindirilmemiş et çürür ve daha çok toksin birikimine neden olur.

13) Kanser hücrelerinin duvarları sert protein ile kaplıdır. Et yemekten kaçınarak veya azaltarak, kanser hücrelerinin protein duvarlarına saldıran enzimler daha çok açığa çıkar ve vücudun öldürücü hücrelerinin kanser hücrelerini yok etmelerini sağlar.

14) Bazı destek maddeleri (IP6, Flor-ssence, Essiac, anti-oksidanlar, vitaminler, mineraller, EFA'lar v.s..) bağışıklık sistemini güçlendirerek, vücudun kendi öldürücü hücrelerinin kanser hücrelerini yok etmesine yardımcı olur. E vitamini gibi diğer destek maddelerinin de, vücudun hasarlı, istenmeyen veya ihtiyaç olmayan hücrelerin atılmasının normal yolu olan, apoptoziz veya programlanmış hücre ölümüne yardımcı olduğu bilinmektedir.

15) Kanser zihinsel, bedeni ve ruhsal bir hastalıktır. Öngörülü ve olumlu bir ruh kanser savaşçısını muzaffer yapar. Öfke, affetmezlik ve acı bedeni stresli ve asitli bir ortama sokar. Seven ve affeden bir ruha sahip olmayı öğrenin. Sakin olmayı ve hayatın tadını çıkarmayı öğrenin.

16) Kanser hücreleri oksijenli ortamda gelişemezler. Günlük egzersizler ve derin nefes alma hücre düzeyine kadar daha fazla oksijen alınmasına yardımcı olur. Oksijen terapisi kanser hücrelerini yok etmek için diğer bir yöntemdir.

JOHN HOPKINS HASTANESİ'NDEN KANSER GÜNCELLEMESİ

1) Mikrodalga fırına plastik kap koymayınız.

2) Dondurucuya su şişesi koymayınız.

3) Mikro dalga fırınına plastik ambalaj koymayınız.

4) John Hopkins Hastanesi bunu yakın bir zamanda bülteninde yayınlamıştır. Bu bilgi Walter Reed Ordu Tıp Merkezi tarafından da yayınlanmaktadı r. Dioksin kimyasalları kansere, özellikle de göğüs kanserine, neden olmaktadır. Dioksinler vücudumuzun hücreleri için son derece zehirlidir. Plastik şişelerdeki suyu dondurmayınız, çünkü bu plastiğin içindeki dioksinin salınmasına neden olur.
Castle Hastanesi Sağlıklılık Programı Yöneticisi Dr. Edward Fujimoto bu sağlık tehdidini anlatmak için yakınlarda bir televizyon programına çıktı. Dioksinleri ve bizim için ne kadar kötü olduklarını anlattı. Plastik kaplar içindeki yiyeceklerimizi mikrodalgaya koyarak ısıtma ve pişirmenin ne kadar vahim sonuçlara sebebiyet verdiğini anlattı.

02 Haziran 2012

İNDİR




IExp Web Browser


BAŞLAT  (Masa Üstü Uygulaması)
Kurulumsuz, Sadece Exe Dosyası    ( 28.11.2015 )                               İNDİR


  Form Sürükleme, Form Köşelerini oval Yapma, Kullanıcı, Masaüstü,Bilgisayar, Belgeler, Aygıt ve yazıcılar..vb. klasörlerine ulaşma, Listview 'de arama, Seçilen satırı Enter veya tıklama ile çalıştırma., seçilen linkteki dosyanın klasörünü açtırma, ListView' de satır ve listeyi silme, .Xml formatlı kaydetme, ve okutma, Dosya sürükleyerek liste oluşturma, Detaylı ve liste halinde gösterme, Registerden ve Kaydedilen dosyadan geri yükleme,  Dizinden seçilenleri kaydetme ve tekrar çağırma, Çağrılan dosyaları ikonları ile gösterme gibi daha pek çok kodun bulunduğu bir proje...


LWMP3_SETUP-V2.5.1.3             İNDİR
30.Nisan.2013


Bir müzik çalar.                   KOD İNDİR



Masa Üstünde Fareye sağ tıkladığınızda Çıkan menüye  Çok sık Kullandığınız Programlarınızı eklemek istiyorsanız....

Son Güncelleme >>15.04.20013




TURBO LAUNCH V.5.1.2           (İNDİR)

 
TurboLauch, akıllıca düşünülmüş kısayol çekmecesidir, şimdi onlarca yada yüzlerce program oyun gibi yazılımlarımız olur, bunların kısayolları arap saçı gibi karmakarışık olur, dağınıklığı sevmiyorsanız tam size göre, kategorinizi yazın, ve kısayolları o kısma sürükleyin hepsi bu. Program sağ altta küçük simge olarak durur tek tıkla açılır. Türkçe Yaması ve İlacı vardır.



Foxit-Phantom-2.2.0-Build_0926  (İNDİR)

Bir Microsoft Sertifikalı Partner olan Foxit Corporation’dan Foxit Phantom PDF Suite, dünya üzerine 100 milyondan fazla indirme ile Foxit Reader yazılımı da dahil Foxit’in ödüllü PDF araçları ürün grubuna katılmıştır. Foxit Phantom PDF Suite, PDF’in kurumsal kullanıcıları için hepsi bir arada bir çözüm sunar ve Adobe Acrobat’a makul bir alternatiftir.
Foxit Phantom PDF Suite 2.1, döküman akışını ve iş verimliliğini artıracak yeni birçok özellik ve fonksiyon içeriyor. OCR özelliği taranmış dökümanlarınız üzerinde arama yapmanızı ve metni seçebilmenizi imkan veriyor. Ayrıca yeni versiyonla beraber, üst bilgi, alt bilgi ve filigranları yöneterek, sayfa numarası, tarih, başlık ve arkaplan mesajları yönetebilirsiniz. Bu özellikler ve diğer yeni özellikler, Phantom PDF Suite’i iş ihtiyaçlarınızı karşılayacak en iyi PDF çözümü haline getiriyor.
Hızlıca bir PDF dosyası mı yaratmak istiyorsunuz?
Foxit Phantom PDF Suite ile, yüzlerce dosya türünden standartlara uygun PDF dosyalarını, rakip araçlara oranla 3 kat daha hızlı yaratabilirsiniz. Kapladığı alan açısından küçük olan hafif bir uygulama çok kısa sürede Foxit Phantom PDF Suite’yi indirip kurmanız ve önünüze çıkan tüm PDF dokümanlarını güvenilir bir şekilde görüntülemeniz demektir.
Foxit Phantom PDF Suite çeşitli PDF dosyalarını birleştirebilir, ayırabilir ya da yeniden paketleyebilir. Dokümanlar safya numaraları, sayfa düzenleri ya da yer imlerine göre birleştirilebilir ya da ayrılabilir. Ayrıca Foxit Phantom PDF Suite mevcut dokümanları tek ya da birden fazla PDF dosyalarına toplu olarak çevirebilir.
Bir dokümanda hızlı bir şekilde değişiklik mi yapmak istiyorsunuz?
Diğer PDF araçlarının aksine Foxit Phantom PDF Suite içeriği doğrudan düzenlemenizi sağlar. Ya da yorum, vurgu, pul ve daha fazlasını eklemek için uygun açıklama araçlarını da kullanabilirsiniz. Sayfa silin, sayfa ve yeni PDF dokümanlarını ekleyin.
.
Düzenlemeyi bitirdikten sonra Foxit Phantom PDF Suite’in sağlam güvenlik özellikleri kurumsal dokümanlarınızın güvende olmasını sağlar. Dokümanları şifre ile koruyun, sertifika şifrelemeleri ekleyin ve dijital sertifikalar ile imzalayın.
Küçük, Hızlı ve Özellik Bakımından Zengin!
Phantom PDF Suite’de bir PDF uygulamasından beklediğiniz tüm popüler ve sıklıkla kullanılan özellikleri karmaşıklık olmadan bulabilirsiniz. Bilgisayarınızda 3 kata kadar daha hızlı performansa sahip olursunuz. Foxit Phantom PDF Suite sadece 116 MB’lık (OCR eklentisi dahil) disk alanına ihtiyaç duyar ve bu durum da uygulamayı verimli ve hızlı kılar. Uygulama, programı hızlı ve kolay bir şekilde yönetmenizi sağlayan sezgisel bir kullanıcı arayüzünde çalışır. Türkçe Yama ve İlaç dahil..



NOT :Win8 ile uyumlu değil EaMPlayer v.8.0.0


11.TEMMUZ.2012

Vb.NET 2010 ile Yaptığım Bu Medya Player Programının Çalışması için (Microsoft .NET Framework 4)  Bilgisayarınızda Kurulu olmalıdır.

Microsoft .NET Framework 4 İndirmek için   Microsoft sitesinden indirebilirsiniz

Listeye Şarkı eklemek için :
1-Windows Gezgini ile birden çok parça seçip Form veya Liste üzerine taşıyın.
2-Dizin Ekle Menüsünden Bir dizin seçip entere basın o dizin ve alt dizinlerin tamamı listeye eklenir
3-"Dosya Ekle" menüsünden Çoklu *.mp3 Dosyalarını seçerek "Aç" düğmesine tıklayın
4- Liste Silme :
    Listede iken Alt+S tuşu ile tüm listeyi Del Tuşu ile seçili satırı silebilirsiniz
5-Dosya Saklama :
     Menüden Saklama biçimini seçip bir isim veriniz. "zeki müren.m3u" gibi..

     Liste formu, Ayarlar formu gizlenip gösterilir.Formlar istenildiğinde minimize edilerek en alttaki resimlerde görüldüğü gibi küçültülür.Formlar yapışkan olup sağ fare tuşu ile ayrılıp sürüklenebilir veya tekrar birleştirilir. Bunlar da minimize edilerek Saat sekmesinde gizlenir ikonuna tııklandığında gösterilir.
Saat sekmesindeki ikona sağ tıklandığında menüye ulaşılır.
      Ayarlar Penceresinde Genel sekmesinden ayarlar yapılabilir. PlayList Dizininden Uygulama Dizinine veya .M3u uzantılı PlayList dizinlerine ulaşılabilir
Formlar Yapışkan olup Ana Form ile birlikte, diğer formlar ise tek başına taşınabilir.

      
                                               

01 Haziran 2012

sinesos haritası





KESRİYE KÖYLERİ VE ESKİ ADLARI HARİTASI BÜYÜK İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
 

19 Mayıs 2012

YA MAZHAR OSMAN SÖYLERSE...


Haberler - Rifat Serdaroğlu
18 Mayıs 2012


Profesör Dr Mazhar Osman, Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli tıp adamlarımızdandır. Askeri Tıbbiye-i Şahaneden mezun olduktan sonra Almanya’da Alzheimer, Spıelmayer, Spatz, Jacob, Cerletti gibi ünlü doktorların yanında eğitim almış, ülkeye dönünce Gülhane’de Dr Raşit Tahsin’in kürsüsünde asistan olarak çalışmış sonra da kürsü başkanı olmuştur.
1.Dünya Savaşından sonra, asistanları olan Şükrü Hazım Tiner-İhsan Şükrü Aksel- Abdülkadir Cahit- Fahrettin Kerim Gökay’ı yurtdışına, ünlü doktorların yanına eğitim almaları için, ücretlerini kendisi ödeyerek göndermiştir.
Dr. Refik Saydam’ın büyük yardımlarıyla, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesini kurmuştur. Türk Milletine hizmet etmiş bu değerli doktorları rahmet ve minnetle anıyorum…


Mazhar Osman ve zamanın Başbakanı Adnan Menderes iyi dosttular. Menderes fırsat buldukça doktoru ziyaret eder, hem ülke meselelerini konuşurlar, hem de sohbet ederlerdi. Bir sohbet anında Menderes, Mazhar Osman’a gülerek; “Sen delisin” der.
Mazhar Osman; “Sayın Başvekil, sizin bana deli demeniz hiçbir şey ifade etmez, ama ben size ‘deli’ dersem, ne Başvekilliğiniz kalır, ne de hürriyetiniz…”


Bu gerçek olayı değerli dostum Sayın Evrensel Erdoğan’ın hatırlatmasıyla, Türkiyeli Başbakan Erdoğan ve S&P adlı derecelendirme kuruluşu arasındaki tartışmayı hatırlattığı için yazdım.


S&P, Türkiye’nin not görünümünü “durağan”a çevirince, Erdoğan’ın “nevri” dönmüş ve o sinirle ağzına geleni söylemiş ve “bunu herkese yutturabilirsiniz ama, Tayyip Erdoğan’a yutturamazsınız” demişti. Hatta Erdoğan’ın “baş düzelticisi” Hüseyin Çelik; “Biz kül yutmayız, mangal boynumuzda asılıdır” diyerek, Erdoğan’ı bir kez daha düzeltmeye çalışmıştı…


S&P Yetkilileri Çarşamba günü Türkiye’de bir basın toplantısı yaparak, “Keyfin bilir kardeş” anlamına gelen sözler söylediler…


S&P Türkiye Müdürü Zeynep Holmes; “Türkiye ile derecelendirme konusunda kontratımız devam ediyor. Türkiye istediği zaman bunu iptal edebilir, Türkiye’den özür dilemeyi düşünmüyoruz” dedi…


S&P Türkiye Baş Analisti Zhang; “Türkiye ihraç ettiği her 100 Dolara karşı, 140 Dolarlık ithalat yapıyor. Kısa vadede borçlanma sıkıntıları çok tehdit edici. Cari açığın finanse edilmesi, not açısından çok önemlidir. Türkiye borçlarını kısa vadeli borçlarla çevirmeye çalışıyor, dünyada yaşanan sorunlar bu düzeni bozabilir” dedi…


Biz bunları iki yıldır söylüyoruz. Türkiyeli Başbakan Erdoğan bizim sözlerimizi dinlemedi. Kendi bileceği iştir. Fakat S&P gibi Derecelendirme Kuruluşları bunları söylemeye başlarlar ve devam ettirirlerse, aynen Mazhar Osman’ın rahmetli Menderes’e dediği gibi “ne Başbakanlık, ne Eşbaşkanlık, ne de özgürlük” kalır…


S&P adlı kuruluşun dediklerini Başbakan Erdoğan’ın anlayabileceği şekilde örnekleyerek anlatarak, son uyarı görevimizi yerine getirelim;


Bildiğiniz gibi Türkiyeli Başbakan Erdoğan, “Sucukçu” olduğunu kendisi söylemişti. Örneğimizi sucuk üstünden verelim ki, civanım delikanlım şıp diye anlasın;


Kasaptan 140 kilo kemiksiz et alıyorsunuz. İçine baharatını, iç yağını, tuzunu,sarımsağını koyup kıyma makinesinde iki-üç kez çekip, dolduruyorsunuz. Elde ettiğiniz sucukları bir tartıyorsunuz, aha o da ne?
Sucuklar tam tamına 100 kilo çekiyor!..
140 kilo kemiksiz et ve katkı maddelerinden 100 kilo sucuk çıkarma becerisini gösteren “Usta” kara, kara olasılıkları düşünmeye başlıyor;
1) Ya, kasap bizi kazıklıyor,
2) Ya biz bu işi bilmiyoruz,
3) Ya da, dükkanın içinden birileri hırsızlık yapıp, malı götürüyor…
Kasaba borcunu ödemek için, kısa vadeli borç almaya başlıyor. Arabistan’daki dostlardan, Kuzey Irak’taki kara para tüccarlarından, tefecilerden borçlanmaya başlıyor.
Sıkıştıkça, hem aldığı borcun faizi yükseliyor hem de vadesi kısalmaya başlıyor.
Delik büyük, yama küçük olunca bizim sucukçu kendini bu acımasız “borç sarmalına” kaptırıyor. Çırpındıkça batıyor, battıkça çırpınmaya başlıyor…


İşte S&P adlı kuruluşun analistlerinin dedikleri bunlar. İster ders alırsınız, ister bildiğiniz gibi devam edersiniz. Nasıl olsa “Milli İrade” sizsiniz. İster asarsınız, ister kesersiniz…

07 Mayıs 2012

Mübadeleden Önce Bir Kapadokya Kasabası-SİNASOS



Daha Büyük Görüntüle
 NOT:Makalede adı geçen albüm resimleri..

Mübadeleden Önce Bir Kapadokya Kasabası
Kapadokya’ya gelenler, “Güzel Atlar Ülkesi” ‘ nin uyuyan güzeli Sinasos’un sokaklarında gezerken büyülenirler. Kim bilir hangi ellerin nice sevinçlerle, kederlerle dokunduğu kapı tokmaklarına dokunurlar. Kasabanın oya gibi işlenmiş taşları, konakları gözlerini alır; ortamın doğal atmosferi alır götürür onları; masalların yaşanmışlıklarla, gerçeğin düşlerle harmanlandığı diyarlara... Kimseler bilmez, kendi halinde sessizce var olan bu hazinenin masal içindeki masalını:
Bugün Mustafapaşa adını almış olan Sinasos, 1920'li yıllara kadar halkının çoğunluğu Rumlardan oluşan, üç bin nüfuslu bir Kapadokya kasabasıydı.  Kasaba, kendine özgü mimarisi, eğitimli ve yetenekli insanlarıyla "Doğu'nun incisi" olarak anılırdı. 1924 yılında uygulanan Türk-Yunan nüfus mübadelesiyle kasabalarını terk etmek zorunda kalan Rumlar, kasabalarından ayrılmadan önce, Mübadeleye tabi tutulan başka hiçbir yerde örneği görülmeyen bir şey yaptılar: İki fotoğrafçı tutup kasabalarının fotoğraflarını çektirdiler. Ve bunları bir albümde bir araya getirerek ölümsüzleştirdiler.
Konaklar, kiliseler, okullar, köprü ve çeşmelerin yer aldığı bu albüm, gündelik hayattan görüntüleri, eğlenceleri, yerel kıyafetleri ve Sinasos toplumunun çeşitli simalarını da yansıtıyordu.

1924'te hazırlanan "Doğu'nun İncisi Sinasos" albümünün fikir babası Serafim Rizos anlatıyor:
 Köyümüzün fotoğraflarının çekilmesi... Programımızda böyle bir proje yoktu. Gündelik sorunlarla öylesine meşgul ve maddi kaynaklar açısından öylesine dardaydık ki, böyle bir lükse ilişkin herhangi bir teklifim hemen reddedilecekti.   Konuyu Komite Başkanı rahmetli kardeşim Rizos'a açmayı düşündüm. Çekimin önemini anlattım ve bana hak verdi.  Harcamalarda sıkı davranmamı önererek, diğer Komite üyelerini bu iş için bir ödenek ayırmaya ikna etmeyi üstlendi.
Gerçekten de fotoğraf çekimleri için 20 Türk liralık bir kaynak tahsis edildi. Ancak 20 lirayla ne yapılabilirdi? Kastro'da (Ürgüp) bankerlik yapan iyi kalpli Pandazidis Kardeşlerin çocukları, İosif'in oğlu Anastasis Pandazis ile İlia'nin oğlu İsaak Pandazis'in bir fotoğraf makinelerinin olduğunu duymuştum. Onları bularak, 20 lira karşılığında ve belirli bir zaman aralığı içinde -1 Haziran 1924'ten ay sonuna kadar- köyün farklı bölgelerini birlikte dolaşmak ve işaret edeceğim her şeyin fotoğrafını çekmek üzere anlaştım.
Benim istediklerimin dışında başka evlerin de fotoğraflarını çektiklerinde, ücretlerini ev sahiplerinden alacaklardı. Bütün bunlara, dost Pandazidislerin isteğiyle, ücret talep etmeden çektikleri Kastro'nun iki kilisesi: Ayios Vasilios ve Osios İoannis ile Kastro'nun Hıristiyan mahalleleri eklendi. Bir ay içinde, Gorgoli ya da Calela gibi yerlere bazen yayan bazen de at sırtında giderek yetiştirebildiğimiz kadarını çektik. O zamanlar çok sayıda olan asker kaçaklarından çekindiğimiz için, Timios Stavros, Çamarça ve Davlama'ya gidemedik.
Bütün bu fotoğrafların plakalarını, bu malzemeyle bir Sinasos albümü hazırlanması önerisi ve ricasıyla, İstanbul üzerinden Yunanistan'a giderken karşılaştığım İstanbul temsilciliğimize verdim. Temsilcilik bu önerimi büyük bir coşkuyla kabul etti ve bu işi şimdi hayatta olmayan Doktor İoannis Arhelaos üstlendi.
Albümün Demotiki (halk dili) ile yazılmasını rica ettim, onlar da bu ricamı yerine getireceklerine söz verdiler. Böylece göçmenlik dalgasıyla sürüklenerek Yunanistan'a gittim.
Bir gün, Nea İonia'daki Podarades'te, çalıştığım halı fabrikasına postayla ağır bir paket geldi. İçinden, kayalara oyulmuş evleriyle  sakinleri ile kadersiz köyümüzün, tarihinin yegane hatırası, "Doğu'nun İncisi" albümü çıktı.
Evengelia Balta’nın bu eşsiz eserini ne zaman okusam, beni bir hüzün kaplar, ”Neden bizim dedelerimiz böyle bir şey yapmadılar, yapamadılar.” diye üzülürüm.
Sinasos’tan göç eden Rumların torunları ellerinde bu albümle gelip, “Bu dedemin evi…” dediklerinde, Dedemin köyünde evini ararken ki koşuşturmalarım aklıma geliyor. Çeşmenin yanındaki ev mi…  caminin yanındaki ev mi...?

14 Şubat 2012

88 YIL ÖNCE


88 yıl önce onlarca farklı etnik kökenden mucizevi şekilde bir devlet kurmuştuk...
88 yıl sonra bir devletten yine mucizevi şekilde iki-üç devlet çıkarma sevdasına kapılanlarla uğraşıyoruz!

88 yıl önce tek ulus olabilmek için, ortak dilimizi en iyi konuşmanın ve yazmanın derdindeydik... Amacımız birlik olup, güçlenmekti...
88 yıl sonra ortak dilden vazgeçtik. Bölünüp, güçlerimizi ayırmaya odaklandık!    

88 yıl önce dinimizi, kendi dilimizle öğrenip, gereklerini yerine getirmek için atağa kalkmıştık...
88 yıl sonra dinimizi, kendi dilimizle öğrenme ve ibadet etme hakkımızı kaybettik!    

88 yıl önce çıktığımız yolda, fakir ulusa para kazanmayı öğretmek için Köy Enstitüleri kuruyorduk...
88 yıl sonra geldiğimiz nokta, fakir ulusa oy karşılığı erzak ve kömür dağıtmak!    

88 yıl önce fabrikalar inşa ediyorduk...
88 yıl sonra bu fabrikaların tamamını sattık, sattıklarımızın yarısından fazlasının kapanmasına göz yumduk!    

88 yıl önce sanayide ve tarımda kendine yeter bir ülke haline gelmek için atağa kalkmıştık...
88 yıl sonra toplu iğneyi ve karpuzu bile ithal eder olduk!

88 yıl önce hayata geçirdiğimiz modelle Avrupaya özgürlük ve demokrasi dersi veriyorduk...
88 yıl sonra özgür ve demokrat olmadığımız için Avrupa Birliğine alınmıyoruz!

     88 yıl önce benimsediğimiz sistemle kadınlarımızı kısa sürede seçme ve seçilme hakkına kavuşturmuştuk... Dünyaya örnektik...
88 yıl sonra kadınlarımıza, Siz sadece doğurun... Çalışmayın, üretmeyin, sizin yeriniz evinizdir dediğimiz için, kadın-erkek eşitliği sıralamalarında dünyaya rezil oluyoruz!

     88 yıl önce pozitif bilimleri öğreniyorduk...
88 yıl sonra metafiziğe merak sardık!

     88 yıl önce kız-erkek bir arada okuyorduk...
88 yıl sonra karşı cinsin bizim için ne kadar tehlikeli olduğunu keşfettik ve okullarımızı ayırdık!

     88 yıl önce çok sesli müzik dinleyip, vals yapmaya çalışıyorduk...
88 yıl sonra açık alanlarda ilahi dinleyip, biz bize kaldığımızda göbek atıyoruz!

     88 yıl önce hukuk devletine geçmiştik; kadı efendilerin yerini cumhuriyet savcıları ve hâkimler almıştı...
88 yıl sonra temel hukuk kurallarını, ulemaların fetvalarıyla tartışır olduk!

     88 yıl önce öğretmenlerimiz başımızın tacıydı...
88 yıl sonra milyonlarca öğretmen adayı açıkta ve başımızın belası(!)

     88 yıl önce yüzlerce ayrı meslekten esnafın bir arada çalıştığı çarşılarımız vardı...
88 yıl sonra sadece Çin ve Avrupa mallarının bir arada satıldığı alışveriş merkezlerimiz!

     88 yıl önce Karaköy-Beşiktaş arasını at arabasıyla 15 dakikada gidiyorduk...
88 yıl sonra yüz binlerce liralık lüks otomobillerle iki saatte gidemiyoruz!

     88 yıl önce Atatürkün nerede ne zaman karşımıza çıkacağı belli değildi...
88 yıl sonra yollar bir saat önceden kesildiği için, devlet adamlarımızın nerede ne
yaptıklarını bizzat takip ediyoruz!

     88 yıl önce cahilden ve okumamıştan korkuyorduk...
88 yıl sonra okumuşları kodese tıkıp, cahillere umut bağlar olduk!

     88 yıl önce milletvekilliği yemini bir anlam taşıyordu...
88 yıl sonra bir formalite oldu!

     88 yıl önce annelerimizin, ablalarımızın başı yine bağlıydı ama altlarına daracık pantolonlar giymiyorlardı...
88 yıl sonra bazı kadınlarımız dini kuralları yeniden yorumlayıp, seksi kıyafeti, makyajı ve türbanı bir araya getirdi!

     88 yıl önce Araplar bizi taklit etmeye çalışıyordu...
88 yıl sonra biz Arap hayranı olduk!

     88 yıl önce Anadolunun en küçük kasabasında bile, kimse kimsenin yediğine-içtiğine karışmıyordu...
88 yıl sonra bazı büyük şehirlerde bile içkili lokanta kalmadı!

     88 yıl önce otobüs firmaları için bilet satan amcalar yolcunun cinsiyetini merak etmiyordu...
88 yıl sonra Bayan yanı mı?yı keşfettik!

     88 yıl önce Kurtuluş Savaşını kazanıp cumhuriyeti kuranları saygıyla ve rahmetle anıyorduk...
88 yıl sonra Neden padişah efendimizi gönderdiniz diye hakaret ediyoruz!

     88 yıl önce Mustafa Kemal Paşa, Çok Yaşa diyorduk..
88 yıl sonra yeniden Padişahım Çok Yaşa demeye başladık...

     88 yıl önce ülkeyi nasıl yöneteceğimize Türkiye Büyük Millet Meclisinde karar veriyorduk...
88 yıl sonra ABDye ve ABye sormadan karar alamaz olduk!

     88 yıl önce millet olmayı öğreniyorduk.
88 yıl sonra ümmet olmayı dayatıyorlar!

     88 yıl önce Cumhuriyet ilan edildiğinde tüm kentlerin en büyük meydanlarını doldurup, büyük bir sevinç yaşamıştık...
88 yıl sonra resmi tatili fırsat bilip, iki-üç gün kaçamak yaptığımız için seviniyoruz...

     88 yıl önce onca yokluk içinde mutlu ve umutluyduk...
88 yıl sonra her şeyimiz var ama ne mutluyuz ne de umutlu!

     88 yıl önce geleceğimiz vardı...
88 yıl sonra yarının ne getireceğini bilemez olduk!

"Yaptıkları işin doğruluğuna inanan insanlar, çalışmalarının denetlenmesinden, karşı fikirler ortaya atılmasından ve tercihleri üzerinde münakaşa yapmaktan zevk alırlar."   M.KEMAL ATATÜRK

27 Ocak 2012

Bu ülkenin ilelebet var olmasını istiyor musun?


   Oku o zaman !

       Yahudiler Hitler' in elinden kurtulduklarında hiçbir şeyleri kalmamıştı.  Bırakın devlet kurmayı yiyecek ekmekleri dahi yoktu. Ancak  uluslararası camia Almanya'nın soykırım yaptığını kabul ettiğinde  Yahudilere tazminat yolu açılmış oldu. Yahudiler açtıkları davalarla  neredeyse tüm Alman şirketlerini ve Alman bankalarını tazminata mahkum  ettirdi . Bugün satılan bir Mercedes' ten bile belli oranda İsrail hükumetine pay gidiyor ve bu durum gizli değil, zaman zaman gündeme  geliyor. İsrail bugün dünyanın en zengin ülkelerinden biri.  Ülkelerinde nükleer reaktörlerden tutun en son teknolojiye sahip uçak  fabrikaları bile var. Ancak Hitler döneminde dünyanın en zengin ve en  gelişmiş ülkesi olan Almanya bir dönem toparlanmış gibi görünse de  belini doğrultamadı. Ekonomisi son 10 yıldır gittikçe kötüleşiyor.

      Ermenistan çok fakir bir ülke. Hiçbir şeyleri yok. Açlar.  Sanayileri, markaları. Avrupa'nın lider ülkesi Fransa'nın bu  soykırımı tanıyıp bize tazminat davası açılması yolunu açması bir anda  tüm diğer ülkelere sıçradı. Şu an ciğerci kapısında bekleyen kediler  gibi ellerinde dosya bekleyen Ermenistan hükümeti açacağı binlerce  tazminat davası ile Türkiye' yi çok zor duruma düşürecek. Zaten  belimiz kurulduğumuz günden beri bükük duruyor, bu tazminatlar  Osmanlıyı çökerten kapitülasyonlar gibi bizi de çökertecektir.

      Siyasi görüşün ne olursa olsun , bu memleketin insanı isen bu görüşü  herkesle paylaş,  bilinçsiz kişileri uyarmaya çalış. Fransız  markalarından alışveriş yapma , 3 kuruş fazla ver , 2 adım fazla yürü  başka marka kullan . Cebin haysiyetinin önüne geçmesin.


                                   Bir soğan soyuluyor, yaşarıyor gözler
                                   Bir devlet soyuluyor, aldırmıyor öküzler
                           Şair Eşref  (1847 - 1914)

GENEL SAĞLIK SİGORTASI, HERKESİN DİKKATTİNE..!

GENEL SAĞLIK SİGORTASI, HERKESİN DİKKATTİNE..!

Bilindiği gibi Genel Sağlık Sigortası (GSS) 1 Ocak 2012‘den itibaren uygulamaya geçirildi. “Herkes sağlık sigortasına kavuşuyor” gibi süslü laflarla duyurulan genel sağlık sigortası, basın tarafından da yüzyılın sağlık dönüşüm hareketi olarak nitelendirilerek haberleştirildi.

İşin içyüzünün anlatılmadığı vatandaş ise, başından beri GSS’ye karşı çıkanlara “herkes sigortalı olacak, ne var bunda. Ücretsiz sağlık hizmeti geliyor, buna neden karşısınız?” demekteydi. Bugün gelinen noktada GSS’nin uygulama esaslarıyla mecburen tanışan halk artık GSS‘ye tepkili.

Artık herkes prim ödemek zorunda. Prim ödemeyene ceza var. Ücretli öğretmen prim farkını cebinden ödeyecek. “Ben sağlık hizmeti almadım, almayacağım” demek mümkün olmayacak. Prim ödenmediği andan itibaren sağlık hizmeti durdurulacak ve ödenmeyen prim birikmiş faiziyle yine KİŞİDEN tahsil edilecek.

SOSYAL GÜVENCESİ OLMAYANLAR
Zorunlu GSS üzerinden sosyal güvenlik kapsamında olmayanlar, Ocak ayı sonuna kadar genel sağlık sigortasına başvurup gelir testine tabi alacaklar. Eğer sosyal güvencesi olmayanlar zamanında gelir testine tabi olmazlarsa SGK tarafından gelirlerine bakılmaksızın, devlete kişi başı " 212 TL" borçlu olacaklar ve bu borç her ay katlanarak artacak.

“BEN İSTEMİYORUM” DEMEK MÜMKÜN DEĞİL
Zorunlu sağlık sigortası herkesi kapsamakta. “Ben aylardır sağlık hizmeti almadım, sağlık sigortası için ödeme yapmak istemiyorum.” demek mümkün değil. GSS primleri ödenmediği andan itibaren süreç başlayacak ve bu primler faiziyle yine de tahsil edilecek.

KİM, NE KADAR PRİM ÖDEYECEK?
1. Aylık geliri brüt asgari ücretin üçte birinden (295 TL) az olan vatandaşların primleri devlet tarafından ödenecek.

2. Aylık geliri brüt asgari ücretin üçte biri (295 TL) ile brüt asgari ücret (886,5 TL) arasında olanlar, 295,3 × % 12 = 35,4 TL

3. Aylık geliri asgari ücret ile asgari ücretin iki katı arasında olanlar 886,5 × %12 = 106,38 TL

4. Aylık geliri asgari ücretin iki katından daha fazla olanlar 1.773×%12 = 212,76 TL tutarında prim ödeyecekler.

ÜCRETLİ ÖĞRETMENLER NE YAPACAK?

Ayda 30 günden az “kısmî süreli” çalışan sigortalılar, 30 günün altında kalan primlerini 30 güne tamamlamak zorunda kalacak.

Örneğin okullarda ek ders karşılığı derse giren bir ücretli öğretmenin sigortası ayda en fazla 22 gün olarak yatıyor. Ücretli öğretmenler ve onlar gibi aylık sigortaları 30 günden az yatan diğer kısmi süreli çalışanlar eksik kalan süreyi ceplerinden tamamlamazlarsa sağlık hizmetlerinden yararlanamayacaklar.

Elbette sadece ücretli öğretmenler değil, herhangi bir işyerinde part-time ve gün/saat üzerinden ücretli çalışanlar, yevmiyeli çalışanlar vb. kişiler de eksik primlerini kendisi tamamlamak zorunda alacak.

KURTULUŞ YOK!
Sigorta primlerini eksik yatıranların sağlık hizmeti durdurulacak, eksik prim yatıranlara hiçbir şekilde sağlık hizmeti verilmeyecek. Fakat durum sadece “sağlık hizmeti alamamaktan” ibaret olmayacak. Eksik ödenen ya da ödenmeyen primler, SGK tarafından yine de ilgili kişiden faiziyle birlikte tahsil edilecek. Yani sigortalı için sağlık sigortası primini ödemekten başka bir yol bulunmayacak.

Sigortalı çalışanların 1 Ocak 2012 itibariyle toplam brüt gelirleri üzerinden ödeyecekleri GSS primlerinin yüzde 7’sini işveren, yüzde 5’ini ise kendileri ödeyecek.

2012 SAĞLIĞA NELER GETİRDİ?
2012’de ilk kez başlayan GSS ve önceki düzenlemeler ile;

1- Doktorların yazdığı 3 kutu ilaç için 3 TL,

2- 3 kutudan sonra yazılacak her kutu ilaç için 1 TL,

3- Devlet hastanelerinde 8 TL,

4- Özel hastanelerde 15 TL,

5- Eczanelerde reçete toplamının yüzde 20‘si ödeniyor.

Türkiye artık “paran varsa sağlık, paran kadar sağlık” dönemine resmen geçmiş oldu. Bu uygulamalardan vatandaşın ne şekilde etkileneceği ve tepkileri önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır.

Eğer hala kafanız karşıyorsa Alo 170 arayın...