/* BURADAN */ /* BURAYA */

Sayfalar

17 Aralık 2010

AKLINIZDA BULUNSUN . . .

Size çarpan araç OLAY YERİNDEN KAÇMIŞ ve BELİRLENEMEMİŞ İSE veya çarpan aracın sigortası yoksa, bütün hastane masraflarını cebinizden yapmışsanız faturayı aşağıda bahsi gecen sigorta fonuna veriyorsunuz.
Sigorta Fonu size cebinizden ödediğiniz paranın tamamını ödüyor. Kaza ölümlü ise varislere para ödeniyor. (cenaze v.s. masrafları) Kaza geçiren sigortasız yurttaşların tedavisini, Garanti Sigorta Fonu Karşılıyor, ancak pek bilen yok.

BU PARA NASIL ALINACAK?

Kaza geçiren vatandaş hastane masraflarını faturalı olarak Türkiye Sigorta Reasürans Şirketleri Birliği'ne iletecek. Bunun için birliğe, 0-212-324-19- 50 0-212-324-19- 50 no' lu telefondan veya "http://www.tsrsb.org.tr/" adresinden ulaşılabilir.

Türkiye'nin her yerinden başvuru aynı şekilde yapılacak.
Bu fon yaptırdığımız Trafik ve Kasko sigortalarından kesilen %1-2 lik paylardan oluşturulumuştur.
Fonun bu günkü maddiyatı 110 milyon TL. seviyesindedir ve vatandaşlarımız tarafından bilinmemektedir.
Gerekli belgeler:

Dilekçe ekinde (banka hesap numaranızı da yazın)
1- Hastane faturası
2- İkametgâh senedi
3- Nüfus cüzdan örneği
4- Trafik zaptı
5- Noterde imza beyanı
Belgeleri inceleyen birlik, vatandaşın verdiği banka hesap numarasına parayı yatırıyor.

15 Aralık 2010

BİR RİCA

Mustafa Balbayin ricasini kabul edip bu mesaji butun dostlarima yolluyorum. Umarim bu rica sizler icin de gecerli olur.


Mustafa BALBAY'ın kaleminden.. ..
Sevgiyle kalin,
 
KORKTUNUZ !!
CUMHURİYETTEN korktunuz!.. .
Kurtuluş Savaşından korktunuz...
Kurtuluş Savaşını kazandıran Kuvayi Milliye ruhundan korktunuz...
Türk Bayrağından korktunuz...
İstiklal Marşından korktunuz...
Bandırma vapurundan korktunuz...
Samsundan korktunuz...
1919 dan korktunuz...
19 Mayıstan korktunuz...
Erzurum Kongresinden korktunuz...
Sivas Kongresinden korktunuz...
Kadın ve Erkeğin eşit olmasından korktunuz... Devrim şehidi Kubilaydan korktunuz...
Türkçe Kuran-ı Kerimden korktunuz...
GERÇEK İslamiyetten korktunuz...
İslam dinini öğrenmekten korktunuz... .
Gerçek İslamı anlamaktan korktunuz...
Türkçe ezandan korktunuz... .
Nutuk dan korktunuz...
Laik, çağdaş ve özgür TÜRK KADININDAN korktunuz...
Sormaktan korktunuz...
Sorgulamaktan korktunuz...
Hesap sormaktan korktunuz...
Hakkınızı aramaktan korktunuz...
GÖRMEKTEN korktunuz...
DUYMAKTAN korktunuz...
KONUŞMAKTAN korktunuz...
23 Nisandan korktunuz...
30 Ağustostan korktunuz...
29 Ekimden korktunuz...
Bağımsız ve şerefli TÜRK YARGISINDAN korktunuz...
ANAYASA MAHKEMESİNDEN korktunuz...
Yargıtaydan korktunuz...
Danıştaydan korktunuz...
Cumhuriyetçilikten korktunuz...
Milliyetçilikten korktunuz... .
ULUS devlet olmaktan korktunuz...
ÜNİTER devlet yapısından korktunuz...
Halkçılıktan korktunuz...
Devletçilikten korktunuz...
LAİKLİKTEN korktunuz...
İnkılapçılıktan korktunuz...
CUMHURİYET gazetesinden korktunuz...
MİLLİYETTEN,HÜRRİ YETTEN,SÖZCÜ DEN,AKŞAMDAN, KANAL D den,STAR TV den, ULUSAL KANAL dan, Kanal B den,Avrasya Televizyonundan( art) korktunuz...
Anıtkabirden korktunuz...
Gazilerden korktunuz...
Şehitlerden korktunuz...
Hukuk devletinden korktunuz...
İstiklal Madalyasından korktunuz...
NECİP HABLEMİTOĞLUNDAN korktunuz...
UĞUR MUMCUDAN korktunuz...
Ahmet Taner Kışlalıdan korktunuz...
Milli Egemenlikten korktunuz...
Tam bağımsızlıktan korktunuz...
Atatürkçü Düşünceden korktunuz...
Atatürkçü Düşünce Derneğinden korktunuz...
Türk Silahlı Kuvvetlerinden korktunuz...
10 KASIMDAN korktunuz...
Şerefli savcılardan korktunuz...
"Şu Çılgın Türkler"den korktunuz...
CHP den,DSP den,MHP den,Kamer Gençten korktunuz... 1 MAYISTAN korktunuz...
Hakkını arayan İŞÇİDEN korktunuz...
Hesap soran ÇİFTÇİDEN korktunuz...
Yılbaşı kutlamasından korktunuz...
1881 den korktunuz...
Zübeyde Hanımdan korktunuz...
Emin Çölaşan'dan korktunuz...
Bekir Coşkun'dan korktunuz...
Şehit çocuğunun gözyaşından,Gazimin kopan kolundan korktunuz...
Çağdaş ve dinamik TÜRK GENÇLERİNDEN korktunuz...
Alevilerden korktunuz...
Oktay EKŞİden,Yılmaz ÖZDİLden,Uğur Dündardan korktunuz... Hayrettin Karaca ve Muazzez İlmiye Çığdan korktunuz...
YARSAVdan,BAROlarda n korktunuz... Doğrulardan, gerçeklerden korktunuz...
Monşerlerden korktunuz... .
ÖZGÜR İRADEDEN korktunuz...
14 Nisandan korktunuz...
İLHAN Selçuktan korktunuz...
Engellilerden korktunuz...
CUMHURİYET mitinglerinde güneş altında saatlerce dim dik duran 80 yaşındaki analardan korktunuz...
Necati Doğrudan korktunuz...
Şapka ve Kıyafet Devriminden korktunuz...
"Atatürk Öldü Biliyor musun?" diye ağlayan minik kız çocuğundan korktunuz...
Atamın içtiği bir kadeh rakıdan korktunuz...
10.YIL MARŞINDAN korktunuz...
"Ne Mutlu Türküm Diyene" demekten korktunuz... Köy Enstitülerinden korktunuz...
Kemal Kılıçdaroğlundan, Murat Karayalçından korktunuz...
Harf Devriminden korktunuz... .
ULUS gazetesinden korktunuz...
ULUSALCI olmaktan korktunuz...
Mustafa MUTLUdan,Ceviz Kabuğundan,Arenadan, 32.günden korktunuz...
Ormanlardan, ağaçlardan, akarsulardan, meralardan korktunuz...
Mimar ve Mühendis odalarından korktunuz...
TÜSİAD dan korktunuz...
Atatürk Kültür Merkezinden korktunuz...
Şerefli gazetecilerden korktunuz...
Vatanın bölünmez bütünlüğünü dile getiren Paşalardan,hakkı nı arayan subay ve astsubaylardan korktunuz...
Hainleri karın tokluğuna kovalayan uzman çavuşlardan korktunuz...
Başı açık ve namuslu Cumhuriyet kızlarından korktunuz...
"Türkiye Laiktir Laik Kalacak" diye haykıran emeklilerden korktunuz...
Namazını,orucunu ve yardımını GİZLİ yapan Gerçek müslümanlardan korktunuz...
Kul hakkına saygı gösterenlerden korktunuz...
"ATATÜYK" diye gülümseyen 1,5 yaşındaki bebekten korktunuz...
ÇANAKKALE Savaşından korktunuz...
Bahriye Üçoktan korktunuz...
Mustafa Balbaydan,Ümit Zileliden,Sesli Gazeteden korktunuz...
Atatürk resimlerinden, rozetlerinden korktunuz... .
Karga kovalayan sarışın çocuktan korktunuz...
Birlik olup,küsmeden, yılmadan ve boşvermeden 30 dakikasını geleceğine verip SANDIĞA GİDECEK milyonlardan korktunuz...
Sabih KANADOĞLUNDAN, VURAL Savaştan,YEKTA Güngör Özdenden korktunuz... .
Tüm ihanetlerinizi yaşlı ve yorgun gözlerle izleyen dedelerimizden, ninelerimizden korktunuz...
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZERden korktunuz...
Tarafsız ve onurlu vatandaşlardan korktunuz...
Oyunu yani namusunu SATMAYAN yurttaşlardan korktunuz...
Rüşvet yemeden,adam kayırmadan evine EKMEK götüren namuslu memurlardan korktunuz...
Bölücü HOCAEFENDİLERİ N ellerini,eteklerini öpmeden sadece YÜCE ALLAHA kulluk eden milyonlardan korktunuz...
Gaziden korktunuz...
Gazi Mustafadan korktunuz...
Gazi Mustafa Kemalden korktunuz...
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRKten korktunuz...
KORKULARINIZDAN KORKTUNUZ!..
Ama ne acı ki daha fazla OY,daha fazla PARA,daha fazla İKTİDAR, daha fazla GÜÇ için YÜCE ALLAHI sömürmekten,kullanmak tan ve onun adına konuşmaktan KORKMADINIZ! .....Unutmayı n ki KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK! bu yazıyı okuyan, arkadaşım,anam, babam,teyzem, kardeşim,dostum, büyüğüm,küçüğüm;LÜTFEN yaklaşan seçimler ve bundan sonraki TÜM SEÇİMLERDE sandığa git ve OYUNU KULLAN...Yağmur, çamur deme...Al eline bir şemsiye, giy botunu ve ailen ile birlikte koş sandığa...Sende biliyorsun en fazla 30 dakikanı alır.. 4-5 yılda bir yapılan seçimler için 30 dakika nedir ki?
Bundan önceki seçim sonuçlarını incelediğinde seninde farkedeceğin gibi HER SEÇİMDE 7-8 MİLYON VATANDAŞ oy kullanmıyor.. .Tekrar ediyorum 7-8 MİLYON Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı..Yani nerede ise TEK BAŞINA bir İKTİDAR daha...Belki sende dönem dönem bu milyonların içinde idin...UNUTMA ki sandığa atılmayan HER OY "KORKAKLARIN" hanesine gidiyor..Tepki için sandığa gitmiyorum ya da boş atacağım diye bir olay yok..Çünkü tüm bunlar KORKAKLARIN ekmeğine yağ sürüyor...Bu mesajı yazdım çünkü sana İHTİYACIM VAR...İster SAĞ parti,ister SOL parti ya da MERKEZ...görüşün her ne ise..Ama lütfen TÜM SEÇİMLERDE  SANDIĞA GİT...Rica ediyorum..KORKAKLAR bunu çok iyi biliyor...bir önceki seçimi hatırla...neden bazı kesimlerin TATİLE ya da MEMLEKETE gittiği Temmuz ayında oldu seçimler?..Çünkü o malum 7-8 milyonun rahatını bozmayacağını,sandığ a gitmeyeceğini biliyorlardı. ..ve haklıda çıktılar...işte aslında EN BÜYÜK DESTEKÇİLERİ biziz...ve tüm bunlar bizim SUÇUMUZ...
Basit ve küçük bir örnekle seninde tahmin ettiğin gerçeği dile getirmek isterim...Diyelim ki 100 kişi oy kullanacak.. Ve u 100 kişinin tamamının sandığa gittiğini varsayalım... sonuçlar açıklandı...A partisi: 30 oy (%30)...B partisi: 20 oy (%20)...olsun. .ancak bu 100 kişiden 20 kişinin sandığa gitmediğini varsayalım... .(Türkiyede her seçim olduğu gibi)...Yani seçmen sayısı 0 olsun...A ve B partisine yine aynı sayıda oy geldiğini varsayalım... bu sefer herşey aynı olduğu halde yeni seçim sonuçları şöyle oluyor; A partisi:( %37.5)...... B partisi: (%25)....yani fark giderek açılıyor...Milletvekil i seçimlerinde ise bu fark dahada acı bir boyuta geliyor...%10 barajının etkisi ve sandığa atlmayan ya da boş atılan oylar yüzünden 1 milletvekili çıkarabilen malum zihniyet AYNI OY SAYISI İLE 2-3 milletvekili çıkarıyor...sence bu adil mi?...
.Ankara Belediyesinde yaşanan skandallar malum..Tüm ülke izliyor..Ama şunuda unutma; Gökçeğin seçildiği dönemlerde yaklaşık 300 bin (300.000) kişi oy kullanmadı..Tahmin ettiğin gibi bu 300 bin seçmen oy kullansa idi Gökçek ve dolayısıyla skandallar olmayacaktı.. .Bu durum diğer iller içinde geçerli...Ve bu bir seçim başarısı olmadığı halde şenlik yapıp kutluyorlar. ..%10 Seçim barajı olduğu sürecede sandığa atılmayan her oy KORKAKLARA gidecek....Hal böyle iken gerçekten SANA İHTİYACIM VAR...
Bütün hayatımız boyunca Demokrasiye katkımız bütün seçimlerde bir kağıda bastığımız toplam yarım fincan mürekkep...hepsi bu işte...O tahta sandığa gitmek zorundayız... Eğer gitmezsek iş için, zamlar için,maaşlar için,özgürlük için,haklar için sesimizi çıkarmaya ya da meydanlara dökülmeye hakkımız bile yok...Çünkü oy kullanmayarak biz SİSTEMİN DIŞINDA  kalmis oluyoruz...Hal böyle olunca tüm yapılanlara ses çıkarmayada hakkımız olmaz....Unutma! demokrasilerde OY SENİN NAMUSUNDUR.. .Biliyorum, biraz uzun bir yazı oldu ama dedim ya SANA İHTİYACIM VAR....
Senden bir ricam daha olacak...Bu mesajı e-mail ile dostlarınada göndermeni isterim....Çünkü 1 OY bile ÇOK önemli...Belki senin fikrini değiştiremem ama son sözüm şudur; artık ağırlığını KOY! sevgi ve saygı ile arz ederim.

Mustafa Balbay'ın kaleminden. .
.
Mustafa Balbayin ricasini kabul edip bu mesaji butun dostlarima yolluyorum. Umarim bu rica sizler icin de gecerli olur.
 
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE-
İNADINA .-SONSUZA KADAR
Siz Potomyayı bilir misiniz?
Nereden bileceksiniz!

Karadeniz'in bu şirin kasabasını.. Ama Karadenizliler iyi bilir, Potomya'yı ve öyküsünü...
Biri var ki; O Potomya'yı herkesten daha iyi bilir, bilirdi:
Mustafa Kemal Atatürk.
Cumhuriyet'in ilk yılları...
Devrimler peşi sıra geliyor, şapka devrimi henüz uygulamaya konmuş...
Hilafetçiler durumdan rahatsız. Derken şeyh Sait doğuda hilafet kisvesi altında bilinen Kürt isyanını başlatıyor.
Vatan toprağının hiç bir köşesinden destek bulamazken, Potomya'da bir sivri zekalı halkı örgütleyip " hilafet isterük" diye şeyh Sait isyanına destek veriyor. Atatürk, önceleri bunları ciddiye almıyor. Ancak "Cumhuriyet istemezük,devrimleri tanımazük" diye sesleri yükselmeye başlayınca duruma el koymak mecburiyeti doğuyor. Donanmanın "Hamidiye" gemisini Potomya sahillerine gönderiyor. Hamidiye, Potomyayı kuru-sıkı bombalamaya başlayınca isyancı halk çil yavrusu gibi kaçışmaya başlıyor...
Hamidiye susmuyor... 
Taa ki, Potomyalılar sahilde saf tutarak Hamidiye gemisine secde edip hep bir ağızdan; "Atma Hamidiye atma... şapka da giyeceğum, vergi de vereceğum "diyene kadar!

Potomya neresidir, bilir misiniz?

Rize'nin şirin ilçesi... Bugünkü adıyla; Güneysu kazası. Güneysu neresidir bilir misiniz? Recep' in köyü...
Şimdi "Recep de kim?" diye sormayınız, lütfen...
          *****BİZİM RECEP YA****



CENK TURANİ
YÜZÜ NURANİ

Bir e-posta'dan alıntı

‎"Artık insanları tanımaya çalışmakla vakit kaybetmiyorum.
 Nasıl olsa onlar, zamanı gelince yaptıklarıyla kendilerini tanıtıyor."
                                                                                           P. Auster
 Peki 'Ey Türk Gençliği' Kim?..
15 Aralık 2010 Çarşamba
 

Belki de Atatürk "Ey Türk Gençliği..." derken Burhan Kuzu'yu kastetti...
Ya da Bülent Arınç, Beşir Atalay, vs...
Bunlara "Birinci vazifen..." demiş olabilir mi?..
Ki gençler gözükünce "Siz de nereden çıktınız?" diye kızdılar... •
O 1927'nin bir temmuz gecesi...
Atatürk çok heyecanlıydı o gece...
Herkesin masaya oturmasını istedi ve o günlerde yazıp bitirdiği 600 sayfalık Nutuk'un son sayfasını ilk kez orada bulunanlara okudu.
Şöyle başlıyordu o sayfa:
"Ey Türk Gençliği..."
Gençliğe Hitabesini, Nutuk'un sonuna koymuştu.
Profesör Dr. Afet İnan, o anı dolu gözlerle anlattı bizim kuşaklara:
"Gazi Gençliğe Hitabe'sini okuyup bitirdiğinde bir sessizlik çöktü... Herkesin boğazı düğümlenmişti... Kimse konuşamadı... Ve Mustafa Kemal iki damla gözyaşını bizden gizlemedi..." •
Atatürk'ü ağlatan o gece Dolmabahçe'de yaşandı...
Seslerini duyurmak isteyen gençliğin, coplarla dövülüp tekmelendiği, gözlerine biber gazlarının sıkıldığı, kızların saçlarından tutulup yerlerde sürüklendiği Dolmabahçe...
"Ey Türk Gençliğinin yazıldığı yer... •
Her şey bu kadar değişti mi?..
Sesini duyurmak isteyen gençliği "eşkıya", "terörist", "sabıkalı" olarak nitelendiren Dolmabahçe'nin yeni sakinlerine ve onların yalaka takımına sormamalı mı?..
Peki, Atatürk "Ey Türk Gençliği" diyerek kime seslendi:
"...Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler (.........) İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen..."
Kime bu sesleniş?..
Ve altını iki damla gözyaşı ile imzalayarak...
                                                                                             BEKİR COŞKUN / CUMHURİYET

14 Aralık 2010

Üç inek yapmak..!

 
Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen çipurayı 
çiftlikte yetiştirmeyi başaran Türkiye,
dünyanın en güzel meralarına sahipken, 
ineği de taaa Uruguay'dan getirmeyi başardı.
 
 
Yeterli ineğimiz yok çünkü.
Koyun sayımız iyi.
Öküz de getireceklerdi aslında.
Şöyle bi baktılar etrafa...
Eee, yeteri kadar var.
Var ama, hayvan başka şey...
Hayvancılık başka şey maalesef.
 
 
Bu Uruguay'dan ilk önce Lugano gelmişti bize. 
Bonservisi 6.5 milyon Euro'ydu, 
4 yılda ödenen para 14.5 milyon Euro...
Uruguay ineklerinin tanesi, 1.800 Euro... 
8 bin tane gelecek, onlar da 14.5 milyon Euro...
 
 
Hadi diyelim, inek yetiştiremiyoruz... 
Bi tane Lugano yetiştirip
Uruguay'a göndermeyi becerebilseydik, 
inekler bedavaya gelecekti yani...
 
 
O nedenle, Lugano'nun kaptanı olduğu 
Uruguay milli takımı Dünya Kupası'na katılıyor...
Biz ise Uruguay ineklerinden mangal yapıp, 
Kupa'yı televizyondan seyrediyoruz anca.
 
 
Top çevirmeyi bırakıp, kıyaslarsak...
 
 
Türkiye'nin nüfusu 72 milyon. Alt tarafı 10 milyon ineği var.
Uruguay alt tarafı 3.5 milyon kişi. 13 milyon ineği var.
 
 
Netice itibariyle özet? 
Mesele, üç çocuk yapmak değil Yeğennn!
 
 
Mesele, üç inek yapmak ....!!

10 Aralık 2010

BAĞIRIP ÇAĞIRAN....

Bir inek, bir beygir, bir eşek, dağılıp insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve beş yıl sonra buluşmaya karar verdiler.

Her biri başka yöne yola çıktılar.

Beş yıl sonra buluşma yerine önce inek ile beygir geldi.

İIkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüşlerdi.

Beygir sordu: 'Nedir bu halin inek?..'

İnek iç çekerek anlattı:

 'Bu insanlar merhametsiz. Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı.

Bir inek daha varmış, onu yanıma koyup çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım be kardeş...'

Sonra beygir anlattı:

'Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım.

Üzerime bi ndiler. O indi öbürü bindi, o indi öbürü bindi...

Binmedikleri zamanlar zincire vurdular...

Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğimde arkama kocaman bir araba bağladılar,

bu sefer birçoğunu birden taşımaya başladım.

Ben onları taşıdıkça kırbaçladılar..

Canımı zor kurtardım yav inek kardeş...'

Ve uzaktan eşek gözüktü.

 Eşek; ıslık çala çala, taşlara tekme ata ata geldi.

Mutluydu.

Şişmanlamıştı, tüyleri parlıyordu, gözlerinin içi gülüyordu, üzerinde lacivert takımlar vardı.


İnek ile beygir, 'Nedir bu halin, neler oldu' diye merakla sordular, eşek anlattı:

'Bir memlekete vardım, birisi bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu.

Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım.

Benim bağırmamı bilirsiniz, duyan benim yanıma koştu, duyan koştu.

Onlar geldikçe ben daha çok DİN-İMAN-TÜRBAN-falan-filan diye bağırdım...'

'Sonra?..'

'Sonra beni başkan seçtiler...'

'Yani sen başkan mı oldun ?..'

'Evet... Bir şey yapmama gerek kalmıyordu, ben bağırdıkça onlar;'

'Memleket seninle gurur duyuyor' diye alkışladılar.. Yiyecek birçok şey vardı.

Ben ise yedim ve bağırdım, yedim ve bağırdım...'

'Pekiii ... Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?...'

Eşek yanıtladı: 'Yarısı anladı ama , DİĞER YARISINA ANLATAMADI !....

06 Aralık 2010

Gelecekte kimlik no'larımız ne işe yarayacak?


Operatör: Pizza xxx'i aradığınız için teşekkürler.
Müşteri: Merhaba, sipariş verebilir miyim..?
Operatör
: Evet... siz... Bay Mehmet Selami'siniz ve Kadıköy'deki evinizden arıyorsunuz. Ev numaranız 216-xxx 61 62, ofisiniz 216-xxx 70 80 ve mobil telefonunuz 
xxx 201 25 25... 
Müşteri
: Bütün numaralarımı nereden biliyorsunuz? 
Operatör : Sisteme bağlıyız efendim.
Müşteri: Bir bol sucuklu, pastırmalı, kıymalı pizza istiyorum... 
Operatör : Bu iyi bir fikir değil efendim!
Müşteri: Nasıl yani?
Operatör : Tıbbi kayıtlarınıza göre tansiyonunuz ve kolesterolünüz oldukça yüksek 
efendim.
Müşteri: Nasıl?... Peki ne almalıyım?
Operatör : Diyet Maydanoz-Brokoli Pizza'mızı deneyin. Seveceksiniz. 
Müşteri: Seveceğimden nasıl emin olabilirsiniz ki?
Operatör : Geçen hafta bir kitapçıdan 'Maydanozun Faydaları' ve 'Brokoli Yemekleri' kitaplarını almıştınız efendim.
Müşteri: Tamam; teslim oluyorum... Ondan bana 3 aile boyu gönderin lütfen. Ne kadar tutuyor?
Operatör : 6 kişilik aileniz için bu yeterli olacaktır efendim. Toplam 61 TL.
Müşteri: Kredi kartıyla ödeyebilir miyim?
Operatör : Maalesef nakit ödemeniz gerekecek efendim. Kredi kartınız limitini doldurmuş ve geçen yılın Kasımından beri bankanıza 3720,55 TL borçlusunuz. Buna aldığınız plazma tv taksitleri de dahil değil üstelik.... 
Müşteri: Sanırım adamınız buraya gelmeden önce yakındaki bir ATM'den nakit çekmem  gerekecek.
Operatör : Yapamazsınız efendim. Kayıtlarınıza göre bugünkü nakit çekme limitiniz olan 1000 YTL'yi doldurmuş durumdasınız.
Müşteri: Önem li değil, siz pizzaları gönderin. Adamınız gelene kadar parayı ayarlarım. Gelmesi ne kadar sürer?
Operatör : Yaklaşık 45 dakika efendim; ama bu kadar beklemek istemiyorsanız 34 ZVT 666 plakalı motosikletinizle gelip daha kısa sürede buradan kendiniz de alabilirsiniz. ..
Müşteri: Ne!
Operatör : Sistem kayıtlarına göre böyle plakalı bir scooter motosikletiniz var...
Müşteri: *'!^ *%^**%^I7*
Operatör : Sözlerinize dikkat etseniz iyi olur efendim. Unutmayın ki 15 Temmuz 1997'de bir polise hakaretten tutuklanmıştınız...
Müşteri: [Sessizlik.. ] 
Operatör : Başka bir isteğiniz var mı efendim?
Müşteri: Yok... Bu arada; reklâmınızdaki 3 şişe bedava kolayı da gönderiyor musunuz?
Operatör : Normal olarak gönderirdik efendim, ama kayıtlarınıza göre siz bir diyabetliksiniz, size Zero Cola gönderiyorum...