TÜRK ordusu ne zaman bu ülke için böyle bir göreve başlasa, her şeyi unuturum.
Düşmanlıklar, öfkeler, kızgınlıklar hepsi birer birer silinir.
O kahraman çocuklar üzerine dikkat kesilirim.
Dünyanın en zengin ülkelerinin başaramadığı işleri başaran, eksi 5 derecelerde geçilmez denen dağları geçen çocuklarımız, başlarındaki komutanlar benden her şeyi alır götürür.
Geriye gözyaşlarımı bırakır.
Türk ordusudur bu.
Hayatım boyunca üzerine toz kondurmadığım, ölünceye kadar kondurmayacağım ordumuz.
Kimse, hiçbir kinayeli küçümseme içimdeki o sevgiyi haykırmama máni olamaz.
Böyle günlerde kendimi tutamam.
Çocukluğumun en saf duygularına sadakatimi hatırlarım.
İzmir’in kurtuluş günlerinde, 19 Mayıslarda, 30 Ağustoslarda, onlar önümden geçerken göğsümde düğümlenen o karşı konulmaz ağlama duygusu basar beni.
Bilirim ki, öleceğim güne kadar o gözyaşlarına hiç máni olamayacağım.
Böyle günlerde hepimizin kalbi onlarla birliktedir.
Hepimizin duaları onlar içindir.
Tek yürek oluruz.
İşte o yüzden Cumhurbaşkanı’nın, böyle bir günde türban değişikliğini onaylaması ne ona ne Türkiye’ye yakıştı.
Çünkü bugün, yangından mal kaçırma günü değildi...
Böyle bir gün "Cambaza bak" deme günü hiç değildi.